2 Şubat 2014 Pazar

İNSANLIK

       Nesli tükenenlere bir yenisi daha ekleniyor sanırım...Her gün,her gün eksiliyor birer birer...Nadir bulunan bu varlıklara iyi davranmak gerekiyor.Yoksa onlar da kendi istekleriyle intihar edebilirler.Bahsettiğim şeyi soruyorsanız ''İNSANLIK''.
      Evet maalesef insanlık...Duyarsız,değişken,yozlaşmış,ordan burdan kapma ''toptancılıkla'' insanlık (!).Kulakları sağır,gözleri görmeyen,elleri çalışmayan,ayakları yürümeyen insanlık...Yani insanlar engelli.Acaba bir takım nakillerle kurtarabilir miyiz neslimizi ?
        

21 Nisan 2012 Cumartesi

'O' NA MEKTUP...


   İşte uzun süredir içime oturan karanlığın bir katmeri daha çöktü benliğime… Ne çok alışmışız kendimize… Ama ne çok unutmuşuz bizi biz yapan, bizi insan yapan şeyleri…

   Gönlümüzün uçsuz bucaksız her köşesinde düşmanımıza bile yer varken nedir bu gaflet? Ne çok muhtacız meğerse sana… Ömrümüzün saniyelik atışlarına kapıldığımız şu son demlerde, her anımız beyhude değil mi?

   Utanıyorum efendim… Dünyaya yenik düşmüş ruhum, seni bir yarışmadan yarışmaya hatırlamaktan utanıyor… Oysa sen ne güzel de umut etmiştin öyle değil mi ?’’beni görmedikleri halde beni seven ümmetimi görmeyi ne çok isterdim ‘’deyişin yerin dibine geçirdi suretimi…

   Satırlarım çığlığı bastı adını duyunca… Kim bilir, içinden sana layık olmak için daha beyaz olmak gelmiştir… Şefaatin… Günahlarımı tartmakta zorlanacak olan, günahlarımdan yük alır mı efendim?

   Unutsun artık aklım her şeyi, avare gezmeyi bıraksın ayaklarım, sussun dilim, dukunsun kirpiklerim birbirine… Sadece seni düşünsün aklım, sana sadece koşsun ayaklarım, sadece seni ansın dilim, nuruna secde etsin gözlerim…

   Ne zor insan olmak! Gül olamamak… Kıskanır oldum kırmızıyı… Sen kokamamak bu kadar ağır mı? Kurşun üzerimdeki… Sensizliğin soğuğunu hissettim…

   Ama umudum var ya RASULALLAH… Senin yüceliğinden insanlığa dağıttığın güneşten, benim karanlığıma bile güneş doğar… Dilim seni zikrettikçe, yüreğimizin iplerini sana verdikçe nurundan cemreler düşecek yere…

   Yokluğun değil yaşadığımız… Şüphesiz sen hep buradaydın… Dili senin için dönen herkesin yanındaydın… Sadece biz göremedik… Varlık et yığınından ibaret değil ki! Benim gözlerim seni görmedi, ama biliyorum ki sana inanmak da, güvenmek de, varlığının her hücresini benliğime sığdırdı… Sen eminsin, sen cennetin kapısında adı olan NUR’ sun… Şimdi sana inanmayan yüzlere haykırmak için neyi bekliyoruz bilmiyorum… Ama eminim ki sen onları yine şefkatle karşılardın… Sen şefkat peygamberisin…



VE…

Şimdi ne kilometreler umrumda, ne dünya meşaggati… Ben bir damlacık huzurundan arıyorum efendim! Biliyorum ki onun sebebi de sensin…

   Satırlarımın her harfçiği senin yüceliğinin yanında ezilerek, sızlanıyor… Şimdi hızla dönen ve kendisiyle bizi de döndüren şu fani dünyadan sıyrılıp beni de şefaatine dâhil eder misin ya RASULALLAH?